Menajerlik Akademi
TUVANA TÜRKAY İNGİLTERE DERGİSİNDE
TUVANA TÜRKAY İNGİLTERE DERGİSİNDE

TUVANA TÜRKAY İNGİLTERE DERGİSİNDE

07-04-2025

Teşkilat dizisinin başarılı oyuncusu Tuvana Türkay, İngiltere’de yayınlanan SD Luxury

Magazine’e röportaj verdi.

Seninle 1,5 yıl arayla röportaj yaptığım için çok mutluyum. Hayatının nasıl bir dönemine

denk geldik ?

En durgun, en dingin, en doğal ve sakin, en seyreltilmiş ruh halinde olduğum dönemine denk

geldiniz. Hayatın her dönemi benim için gün ve saat dilimlerinde dahil değişkenlik

gösterirken artık daha ne istediğini bilen, kendini daha iyi tanımaya başlamış, hiç olmadığım

kadar tutarlı ve kararlı yapıda olduğum bir dönemdeyim…

‘Teşkilat’ dizisinde Kate karakterine hayat veriyorsun. Kate nasıl bir karakter, tanıyabilir

miyiz ?

Çok tanımak istemezsiniz ama tanıtayım :) Kate çok ikonik bir karakter. Oynaması çok

keyifli. Zehir gibi bir zekası var. Kılı kırk yarıyor. Detaycı ve dinamik. Tüm hayatını

inançlarına ve ideallerine adamış. Bu yolda üzerine basıp geçemeyeceği kimse ve hiçbir şey

yok. Bu da biraz korkutucu. Etkileyici, manipülatif ve duruşu olan bir kadın. Gücünü hem

zekası ile hem de fiziken göstermekten çekinmeyen bir karakter. Güçlü ve ayakları yere basan

kadın karakterleri izlemeyi de oynamayı da çok seviyorum. Normalde karşıt karakterler

sevilmez fakat kate şaşırtıcı derecede sevildi. Sanki “o da ailenin kötüsü, onu da öyle kabul

edelim” diyerek benimsediler bu çok kıymetli.

Bir proje sana teklif edildiğinde kabul etmende neler etkili olur?

Öncelikle senaryo gerçekliği, akıcı hikaye, hikayenin bütünlüğü ve oynayacağım karakterin

ve diğer karakterlerin kendilerine ait bir öyküsü, bir derdinin olması. Cast seçimi ve

yönetmen. O kadar çetrefilli bir konu ki bu, hepsi zincirin halkaları… Oyuncu, harika

bulduğu bir senaryoyu büyük bir duygusallıkla kabul edebilir fakat iş montaj aşamasında bile

mahvolabilir.

En çok nasıl bir karaktere hayat vermek istersin?

Yaklaşık olarak tüm karakterleri deneyimleme şansım oldu. Doktor, ev kızı, melek, şeytan,

toplum tabularınca kabul görmeyecek bir karakter ve çok seveceğiniz karakterler… Fakat

benim oynamaktan keyif aldığım karakterler; travmaları olan karakterler. Mesela hastalığı

olan biri. Ruhen değişimi çok olan tutarsız karakterleri oynamak müthiş keyifli. Çünkü kimse

sanıldığı kadar melek, sanıldığı kadar da şeytan değil :) O karakterler çevremizde, o

karakterler gerçek…

Yazar Jorge Amado; ‘’İnsanın anayurdu çocukluğudur’’ demiş. Sen nasıl bir çocuktun, hangi

duygu seni çocukluğundaki ‘yuva’ kavramında hissettirir ?

Sessiz ve sorunsuz bir bebekmişim. Annemi hiç yormamışım. Fakat çok hareketli bir 

çocukluğum oldu. Sürekli ağaç tepelerine çıkan, yara bere içinde bir çocuktum. Sakarlık

yapmadığım ve annemin yüreğini ağzına getirmediğim an hiç yok. Aklı başında bir

yaramazdım. Her şeyi taklit ederdim. Komiktim. Misafir maskotuydum. Yuva benim için

sadece sevdiklerimin olduğu yerdir. Hala öyle. Annem; ‘İnsanın bakışları yaşlanır. Gözlerin

ne kadar az görür ve üzülürse o kadar az kaybedersin çocukluğunu’ diyordu. İyiyi ve güzeli

görmeye çalışıyorum.

Beykent Üniversitesi Radyo Televizyon Ve Sinema Bölümü mezunusun. Oyunculuk çocukluk

hayalin miydi?

Evet, 7 yaşında başlamış bir hayaldi. Çok severdim insanları gözlemlemeyi ve onları taklit

etmeyi. Televizyon seyrederken büyülenirdim. O küçük kutunun içine girmek isterdim. Boş

zamanlarımda haber yazıp evde spikerlik yapardım. 9 yaşımda reklam çekerek oyunculuğa

başladım. Kendimden bir başkası da olabilmeyi merak ederek başladı bu hikaye.

Eğitim hayatın devam ederken, 19 yaşında oyunculuğa başladın. Bu kadar erken bir kariyer

yolculuğu sana neler kazandırdı?

Aslında sete ilk girdiğimde 9 yaşımdaydım. Daha o zaman biliyordum adresin beni nereye

götüreceğini. 17 yaşımdayken ilk dizim için Gaziantep’e gittim. Çokça tecrübe, zorluk,

farkındalık ve hayat gördüm. Bu yolculuk insanlığımı geliştirdi. Her gün kumu kum üstüne

koyup bir taş yaratmalısın dedi bana işim. Daha öğrenmem ve kendimi geliştirmem gereken

çok şey var. Ömrüm gelişmeme yeter umarım.

Sektöre ilk girdiğin dönemde aklında nasıl bir başarı hedefi vardı, şimdi dönüp baktığında

kendini bu hedefin neresinde görüyorsun?

Başarı hedefim yoktu. Mutluluk odaklıydım ve hâla da öyleyim. Kişisel bir tatmindi bu

sadece. Her başladığım işte kendimi kendime kanıtlamaya çalışıyorum. Başarı benim için

kendimi kendime kanıtlayabilmekti. Dönüp baktığımda hâla aynı kişi olduğumu ve bu

durumun değişip saçma bir hırsa asla dönüşmeyeceğini görüyorum.

Oyunculuğun kadar müzisyen kimliğinle de çok başarılısın… Hem söz yazıyor, hem de beste

yapıyorsun. Ve şahane bir yorumcusun. Yeni bir albüm projen var mı ?

Çok teşekkür ederim :) Müzik 5 yaşımdan beri hayatımda. Müzik her an’ımda vardı. Müzikle

büyüdüm, bütün yollarımı müzikle yürüdüm. Oyunculuk hayatıma sonradan girip mesleğim

oldu. Müzik hep hayatımdı. Evet yeni çalışmalarım yolda.

Kendini keşfetmek ya da kendi yolunu çizmek konusunda nelerden güç aldın ? Yürüdüğün

yolda en büyük destekçin kim?

Hatalarımı başarılarım yapıyorum. Kendi hatalarımla şekilleniyorum. Kendimi, yapmadığım

seçimleri yapsaydım ne olurdu diye düşünerek keşfediyorum. Gücümü yalnızca kendimden

alıyorum. Bazen gücümü kaybedip duruyorum. O zaman da ‘demek ki durmam gerek’ diye

düşünüp biraz dinleniyorum. En büyük destekçim ailem.

Bireysel sınırların olarak tanımlayabileceğin, söz konusu onlar olduğunda asla taviz

vermeyeceğin karakteristik özelliklerin var mı?

Evet var… Hayatım, ailem, köpeklerim ve işim en hassasiyet gösterdiğim konular. Bu

konularda konuşulmasına bile tahammülüm yok. O ortamdan hemen uzaklaşırım,

kaybolurum.

Çok fit ve güzelsin. Genetik kodlarının dışında özel bakım sırların var mı ?

Kilom yıllardır hep 55-60 arasında değişiyor, bunun üstünü görmedim. Özel bir çaba

sarfetmiyorum, kendimi tanıyorum. Gün içinde yediğim tek öğün sağlıklı yemek yetiyor.

Hareketli olmaya gayret ediyorum. Zaten çalışıyorsam eriyip bitiyorum çünkü çalışırken

yemek yiyemiyorum, eğer yersem beni ağırlaştırıyor. Bazen gün içinde yemek yemeyi

unuttuğum bile oluyor, başım döndüğünde hatırlıyorum.

Peki, modayı takip eder misin ve tarzını nasıl tanımlarsın?

Modayı takip etmiyorum. Modaya ayıracak zamanım yok. Tarzımı ‘spor şık’ olarak

tanımlayabilirim. Günlük ruh halime göre giyiniyorum. Salaş bir yere çok şık, çok şık bir

yere fazla rahat gidebilirim. Tamamen ne istediğime bağlı.

Instagram’da yedi milyonu aşkın takipçin var. Dijitalleşmenin getirdiği ‘yeni şöhret’

kavramında, bu sayılar önemli mi gerçekten ?

Vizyon sahibi olmayan kişiler için önemli, kıdemli kişiler için önemsiz. Herkes herkesin

kapasitesinin ve yeterliliğinin farkında. Sayılar aslında önemsiz. Şöhret, ünlülük kavramları

birer meslek değil. Önemli olan bunların ne derece vasıflı ve ne derece vasıfsız bir ünlülük

olduğu.

Herkes aşkı kendine göre tanımlar, senin için aşkın tanımını sorsam…

Aşkın tanımı çaba, özen, saygı, şefkat ve sabırdır. Tutarlılıktır. Tüm dengesiz zeminlerde bile

birlikte dans edebilmektir. Bir bebeği büyütür gibi itina ile, dikkatle gözlerine bakmaktır. İlk

defa konuşacağına dair heyecanlanış gibi merakla seyretmektir. Hiç bitmemesi gereken bir

merak, bağlılıktır. Karşısındaki insanın özünü okuyabilme arzusu, çocukluğunu görmek ve

tanımak istemektir.

Setinin olmadığı rahat bir gün nasıl geçer? Neler yapmaktan hoşlanırsın?

Eğer tek bir gün tatilse, sadece uyurum. Beni yataktan ve yorgandan kimse ayıramaz.

Uyanırım, yemek yerim, evin içinde dolaşırım ve yine uyurum. Ama yoğun bir set günü

değilse ve birden fazla gün tatilse, mutlaka köpeklerimle zaman geçiririm, film seyrederim ve

gezmekten keyif aldığım yerlere giderim. Uzak mesafe önemli değil, başka şehir ve ülkeye de

giderim.

Hayat felsefeni nasıl başlıklar oluşturur?

Samimi. An’ı yaşayan, büyük harflerle yazılmamış küçük puntolar…

İleride bu röportajı okuduğunda kendin için bir not bırakmanı istesem…

Şu an düşündüklerinden pişman olma. Kalbini ve ruhunu temiz tutmaya devam et. Güzel bir

değişim için, mahvolmana sebep vermeden, kalıcı bir olgunluk için kendini geliştirmeye

devam et. En güzel ve iyi halin, insan kalabildiğin halin… Kendini ve sevgiyi hep sahiplen.

Çünkü her şey değişecek, sen de değişeceksin…