Menajerlik Akademi
TÜM ROLLERİN BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİ VAR
TÜM ROLLERİN BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİ VAR

TÜM ROLLERİN BAŞIMIN ÜSTÜNDE YERİ VAR

17-11-2025

Çağan Irmak’ın Adile filminde Adile Naşit’in annesini canlandıran Şeyla Halis ile konuştuk. Halis aynı zamanda 7 Kocalı Hürmüz adlı tiyatro oyununda da yer alıyor. Kendisiyle oyunculuk hakkında konuştuğumuz oyuncu; ‘Roller mi güçlü ben mi güçlü buna bir şey demeyeceğim ama daha oynanacak çok rol var. Hepsinin de başımın üstünde yeri var. Gelsinler’ diyor… 1. “Adile” filminde Adile Naşit’in annesini canlandırıyorsunuz. Bu rol size ilk teklif edildiğinde neler hissettiniz? Açıkçası Çağan Irmak’ın yönettiği bir filmde olmak, onunla tekrar çalışma fırsatı yakalamak beni çok mutlu etti. Tabii filmin konusu, Türk tiyatro ve sinema tarihinin mihenk taşlarından biri olunca böyle bir projede yer almak ayrıca bir onur kaynağı oldu benim için. 2. Karakterin duygusal derinliği açısından nasıl bir hazırlık süreci gerektirdi? Öncelikle her role hazırlık sürecinde olduğu gibi bunda da tarihsel kaynaklara başvurdum, şahsi araştırmamı yaptım. Sonrasında Çağan’la bir araya geldiğimizde rol üzerine benim de ulaşamadığım farklı bilgileri paylaştık ve dramaturjik olarak ön çalışmamızı tamamlamış olduk. Tüm bu edindiğimiz bilgiler ışığında rolün diğer rollerle olan ilişkilerini, nasıl hayal ettiğimizi konuştuğumuzda oyuncu ve yönetmen olarak bakış açılarımızın örtüştüğünü görünce ortaya çalışması ve yorumlaması çok keyifli bir rol çıktı. 3. “Adile” filminin vizyona girmesiyle birlikte izleyiciden nasıl bir geri dönüş bekliyorsunuz? Yer yer kahkahalar atacakları, sanki kendilerini bir film çekiminin kamera arkasında hissedecekleri ama bolca da göz yaşı dökecekleri gerçek bir hayat hikayesi ile karşılaşacaklar. Kaldı ki bu hayat bu gün 45-50 yaş arasındaki tüm o zaman çocuk olan bizlere dokunmuş, yatmadan önce onun masallarını dinleyerek geçmiş bir duayenin hayatı. Hepimizde bir parçası, bir izi var Adile Naşit’in. 4. “7 Kocalı Hürmüz” gibi kültleşmiş bir oyunda yer almak nasıl bir deneyim? Bu projeye dahil olma süreciniz nasıl gelişti? Tabii ki Ustam Hocam Müjdat Gezen’in teklifiyle gerçekleşti. Bizlerde hocan bir şey rica ederse akan sular durur :) ama her şeyden öte; 30 yıl sonra hocamla aynı sahneyi paylaşmak, prova sürecinde kendimi öğrencilik yıllarımda gibi hissetmek, her yönlendirmesini yarına ödevim var gibi çalışmak ve ondan aferin kızım lafını duymak, (şu an yazarken bile göz yaşlarıma hakim olmamı güçleştiriyor.) tarifi yok bu onurun. Paha biçilemez bir duygu bu… 5. Yıllar sonra Çağla Şikel’le yeniden aynı projede buluşmak nasıl bir his? Aranızdaki enerjinin bu projeye yansıması sizce nasıl oldu? Ben ciddi bir disiplin delisiyim bilenler bilir. Çağla da çok disiplinliydi her zaman ve bunun yanında çok da çalışması keyifli biri. Birbirimize o kadar güvendik ki bu çalışmamıza ve sahne üzerindeki keyif alma halimize de yansıdı ister istemez çünkü projenin aynı derecede muntazam olmasını isterken birbirimizle ve kendimizle eğlenerek çalışıyoruz. Nereden baksan 20 yılı aşkın bir mazimiz var arkadaşlığımızda. Dile kolay, 4 sezon aynı dizide beraberdik, yedik, içtik, güldük, eğlendik. Tabii ki hiç tanımadığım bir oyuncuyla kurulacak güven ya da tanışma faslını biz kocaman bir atlayışla hallettik. 6. Hürmüz’ün dünyası, kadın temsili açısından sizce bugün hâlâ ne anlatıyor? Oyun aslında bildiğiniz üzere Osmanlı’nın son döneminde haremden çıkan; kurnaz, zeki ve aynı zamanda gerçek aşkı arayan bir hayali kadın kahramanı anlatır. O dönemde ya da yakın çağımızda kuma alma fikri gerçekliği vardır ama bir kadının birden fazla kocası olma hali gerçek dışıdır. Ama yine de günümüz kadını geçim kaygısı yaşar, sahip çıkılmak, sorunlarla bir hayat arkadaşı eşliğinde mücadele etmek ve her şeyden öte saygı ve sevgi içeren gerçek bir aşk yaşamak ister.. 7. Tiyatro ile sinema arasında oyunculuk açısından sizin için en belirgin fark nedir? Bu iki projede bunu nasıl deneyimlediniz? Benim için ister tiyatro ister dizi veya sinema filmi olsun role hazırlık konusunda bir farklılık yoktur. Her birine aynı teknikle aynı disiplinle çalışırım. Arasındaki tek fark; işin olma halindeki teknik farklılıklar. Bu da bildiğiniz gibi birinin kayıt alan bir cihaz karşısında sürekli tekrar edilerek bütüne ulaşması, diğerinin de canlı canlı seyirci karşısında hataya mahal vermeden hem seyirci hem oyuncuyla o anda etkileşerek gerçekleşmesi. Ve geri bildirimin tiyatroda daha hızlı ve gerçek olması. Bu deneyimi 1995 yılında ilk defa kamera karşısına geçince ve yine aynı tarihte tiyatro sahnesine çıkınca 30 yılı aşkın bir oyuncu olarak nasıl yorumlayacağımı bilemiyorum. Biri sağ gözüm öbürü sol gözüm gibi. :) 8. Uzun yıllardır sahnedesiniz ve birçok projenizle ekranlardasınız. Bugüne kadar sizi en çok dönüştüren rol hangisiydi? Muhtemelen sevgili Mehmet Ergen hocamızla çalıştığım, kısa bir hazırlık sürecimin olduğu “Damdaki Kemancı” müzikalindeki ‘’Golde’’ rolü olmuştur. Hem şarkılar, hem sahneler, hem kostüm değişimleri bir yandan dev bir müzikal, canlı orkestra bir yerden oturmuş bir ekip (ki onları hayranlıkla izlemişim) aralarına girmek ve yıllardır beraber oyunuyormuşcasına bana kucak açmaları benim için sağlam bir deneyim olmuştur. 9. Sanat hayatınız boyunca kadın karakterlerin temsili konusunda nasıl bir evrim gözlemlediniz? Burada iki farklı branş olarak yorum yapabilirim. Tiyatro da zayıftan güçlüye, zenginden fakire, aldatandan aldanana çok geniş bir yelpazede kadın rolleri bulmak mümkün. TV’lerde yazılan farklı kadın karakterleri vardır muhakkak ama benim için bu zenginliği barındıran proje Avlu dizisidir. Hem sosyolojik yapıdan, hem psikolojik yapıdan, birçok rengin aynı içeren bir diziydi. 10. Genç oyunculara ilham veren bir isim olarak, onlara en çok hangi tavsiyeyi vermek istersiniz? Muhteşem bir teknoloji çağını yaşarken elinizde yapay zekalı programlardan, anında bilgiye ulaşabileceğiniz türlü sitelere, büyük bir zenginlik içerisindesiniz sevgili arkadaşlarım. Bunu doğru kullanmaya özen gösterin, bunun nimetlerinden faydalanarak bol bol okuyun, izleyin araştırmalar yapın. Bunun yanı sıra gerçek dünyadan kopmayın Hayat Sokakta akıyor! Tiyatrolara sinemalara gidin, konserler izleyin, sergiler gezin. Kendinizi çağa adapte ederken kendinize hedefler belirleyin ve bu hedefe ulaşmak için planlı hareket edin. Unutmayın ki; disiplinli olmak sadece çalışma manyağı olmak ya da işkolik olmak hatta ‘’hayatsız ‘’ :)) gibi tek bir hedefe kilitlenmek değildir. Disiplin; hedefe giden yolda önceliklerini belirlemek ve planlı çalışma yaparak her şeye vakit ayırmaktır. 11. Sahne ve kamera dışında sizi besleyen başka sanat dalları var mı? Mesela yazmak, aslında biliyoruz ki müzikle uğraşmak gibi? Evet müzik bildiğiniz gibi ilk aşkım. Mümkün olduğunca her türden dinlerim ama müzik dinlemeden yapamam diyenlerden de değilim. Sessizlik çoğu zaman büyük lüks, en önemli ilaç ve en güzel melodidir. Okurum; hele sevdiğim bir yazarın yeni çıkmış bir kitabı varsa koşar, hemen alır okurum ama yavaş okurum.:) Yazarım; zaman zaman her zaman değil ya da eskisi gibi günce halinde değil. İlham geldikçe denemeler yazarım ki onlar sonra şarkı sözü olurlar. Çok kafam bozuksa yazarım, dertleşirim kağıtla. Ama illaki kağıt kalem isterim. Klavye ile yazasım kaçar, sonra temize geçerim canım klavyede :))) 12. Hem “Adile” hem “7 Kocalı Hürmüz” gibi güçlü kadın hikâyelerinde yer almak, sizin kişisel yolculuğunuzda nasıl bir anlam taşıyor? Hayalinizde ilerleyen süreçte nasıl bir rol oynamak var? Aslında şöyle özetleyebilirim anamdan babamdan hanlar hamamlar kalan bir kız çocuğu değilim. Neredeyse 49 yaşında olacağım (ocak ayına ne kaldı ki)  Bugüne kadar okudum, çalıştım, hem tiyatro hem televizyonu aynı anda ilerlettim, eş oldum (Allah başımdan eksik etmesin), sayesinde ana oldum (hayatımın anlamı prensesim), 22 yıl beraber hayatın getirdiklerine ve götürdüklerine göğüs gerdik. Son 15 senesine kızımız da katıldı. Hayat; hem özelimde hem rollerde gülmeme, güldürmeme, ağlamama ve ağlatmaya, karşı durmaya, bağırmaya her duyguyu her durumu yaşamama müsaade etti. Roller mi güçlü ben mi güçlü buna bir şey demeyeceğim ama daha oynanacak çok rol var. Hepsinin de başımın üstünde yeri var. Gelsinler.