TUĞÇE ÇANDIR İLE ANNELİK ÜZERİNE
17-11-2025
Ekranların sevilen yüzü Tuğçe Çandır Kahveci şimdi iki çocuk annesi. Oğulları Pars ve Odin
ile anneliğin tadını çıkaran Kahveci ile bu özel serüveni konuştuk.
-
İki çocuklu yaşam nasıl gidiyor?
Tabii ki zorlukları var ama genel olarak çok güzel gidiyor. Onların büyümelerine,
komikliklerine, tatlılıklarına şahit olmak paha biçilemez.
-
İlk hamile olduğunuzu nasıl öğrenmiştiniz ve bu haberi eşinizle nasıl paylaştınız?
O dönem kısa süreli bir adet düzensizliği yaşıyordum. Çalkantılı ruh halimi de buna
bağlıyordum. Sende bir haller var ve bence yüzüne değişik bir güzellik geldi. Bunu
yapmalısın diyerek bana gecenin bir yarısı gebelik testi getiren en yakın arkadaşım
sayesinde, evde öğrendim. Ama çizgiler çok net değildi o sebeple konduramadım. Bir
sonraki gün doktora gittim ve 5 buçuk haftalık hamile olduğumu netleştirdim. Eşim zaten
sürecin her anına şahitti. Doktor sonrası kendisine ultrason fotoğrafını gönderdim ve
‘’Hazır mısın?’’ dedim
-
Peki ya ikincisi? Sürpriz mi yoksa planlı mıydı?
İkinci hamileliğim de ilki gibi plansızdı. Sürpriz oldu. Oğlumuzun bir kardeşi olsun
istediğimiz için, çok erken de olsa bu sürprizi mutlulukla karşıladık.
-
Hamilelikleriniz nasıl geçti, zorlandığınız zamanlar oldu mu, daha çok hangi
durumlarda zorlandınız?
İlk hamileliğimin ilk 4 ayı geçmek bilmeyen yoğun baş ağrım olmuştu. Sabah ağrıyla
uyanıp tüm gün ağrı çekiyordum. Beni en çok zorlayan bu oldu. 4.ayla beraber ağrılar ve
ağrı aralıkları azaldı. İlk aylarda yaşadığım mide bulantıları, baş dönmeleri, tüm
hamileliğim boyunca yaşadığım aşırı kilo alımına bağlı eklem ağrıları baş ağrımın yanında
solda sıfırdı. İkinci hamileliğimde hiç baş ağrım, mide bulantım vs olmadı. İkincisi ilkine
göre çok daha rahat ve kolaydı.
-
İki hamilelik arasında belirgin farklar yaşadınız mı?
Kesinlikle yaşadım. İlkinde çok tecrübesizdim ve yepyeni bir şey deneyimliyordum.
Endişelerim çok olmuştu. İkincisinde ise ne zaman ne olacak, nasıl olmalı bildiğim için
çok daha rahattım. Ve ilk hamileliğimde yaşadığım hiçbir ağrıyı ikincisinde yaşamadım.
İlkinde 32 kilo almıştım, ikincisinde ise 15 kilo aldım. İki hamileliğimde de gün içinde
çok uykum geliyordu. İlkinde bolca dinlenip, istediğim zaman istediğim kadar
uyuyabiliyorken, ikinci hamileliğimi kucağımda bebeğimle ve hiç bitmeyen annelik
mesaimle uykuya direnerek geçirdim.
-
Aş erdiniz mi? Hamileyken yeme – içme rutinleriniz değişti mi?
İki hamileliğimde de aş ermedim. Yeme içme rutinim tabi ki değişti. Daha sağlıklı şeyler
tükettim. Gazlı içecekler, işlenmiş gıdalar, bazı balık türleri gibi hamilelikte yasak olan
şeylerden uzak durdum. Öğün atlamamaya ve kendimi aç bırakmamaya, bol su içmeye de
normalde olduğundan çok daha fazla özen gösterdim.
Doğumu nasıl gerçekleştirdiniz? Doğum anına ilişkin komik ya da esprili anlar
yaşandı mı?
İlk doğumumu 39 Haftanın 4 Gününde, Pars bey 3 gün daha bekleyemeyip kakasını
yaptığı için apar topar alındığım sezaryenle gerçekleştirdim. İki doğum arası kısa olduğu
ve ikinci bebeğim büyük bir bebek olduğu için de, ikincisi planlı sezaryen oldu. Pars’a
hamileliğimin 7.ayı civarında eşim ultrason fotoğrafına bakıp bence sarışın ve mavi gözlü
olacak demişti. Ben de ne alaka demiştim Pars doğduğu anda doktorum ‘’Ay bu
sapsarıı’’ dedi. Örtünün arkasında neeee sarılık mı ne oluyor diye anlık bir panik yaşadım.
Pars’ı gösterdiği anda şok oldum, çünkü gerçekten sapsarı saçları vardı. Eşimin, mutluluk
gözyaşlarıyla beraber ben demiştim, ben biliyordum işte demesi komik bir andı.
Eşiniz doğumlara girdi mi?
Eşim doğumlarıma girdi, bebeklerimizi birlikte karşıladık. Elimi bir saniye bile bırakmadı
ve her zaman olduğu gibi bana en büyük desteği yine o verdi.
Pars ve Odin isimlerine nasıl karar verdiniz, sizler için özel anlamları var mı?
Pars’ın ismini bir arkadaşımız koydu diyebilirim. Biz Mars düşünüyorduk. Aslında Pars
da güzel isim, Anadolu kaplanı dedi ve duyduğumuz anda içimize çok sindi. Odin’in
ismini koymadan önce çok fazla isim düşündük. Benim beğendiğimi eşim istemedi,
eşimin önerdiğini ben sevemedim. Mesela o Deniz önerisiyle geldi bir gün. Ben de
beğendim aslında ama Pars sapsarı saçlı, masmavi gözlü bir çocuk olduğu için, kardeşi
esmer kahverengi gözlü olursa ironik olur gibi geldi bana. Derken birgün, benim aklıma
bir anda Odin düştü. Eşime söylediğim anda gözleri parladı. İlk ortak noktamızda mutabık
olduk ve oğlumuzun adını tüm çevre baskısına rağmen Odin koyduk
Çocukların yaşlarının yakın olması sizce avantaj mı dezavantaj mı?
Bence kesinlikle avantaj. Onlara ömürlük en yakın dostlarını doğurduğumu düşünüyorum
ve bu beni çok mutlu ediyor.
Çocukların bakımlarıyla ilgili yardım alıyor musunuz?
Eşim ve annem en büyük destekçilerim. Pars’ı dünyaya getirdiğim ilk andan beri annem
hep yanımızda. İkinci kez hamile olduğumu öğrendiğinde ise radikal bir karar ve büyük
bir şans eseri karşı dairemize taşındı. Onun desteği, varlığı olmasa başaramazdım. Annem,
benim en büyük şansım. iyi ki var…
Kariyeriniz ve anneliğiniz arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsunuz?
İki bebeğe yetebilmek, hakettikleri sevgiyi, ilgiyi ve bakımı eşit şekilde onlara verebilmek
için annelik dışındaki herşeye ara verdim diyebilirim. İlk doğumumdan sonra, Pars 9
aylıkken tam hayata dönmeye başlıyordum ki, yeniden hamile kaldım ve tüm süreç başa
sardı. En kısa zamanda yarım bıraktığım herşeyi tamamlamayı çok istiyorum. Bence
dönüşüm muhteşem olacak Sonrasında da kariyerim ile yavrularım arasında güzel bir
denge kurup, makul bir düzen oturtabileceğime inanıyorum.
İki erkek çocuğu büyütürken çok büyük enerji sarf etmek gerekiyor mu sizce?
Kesinlikle. Ama bunu erkek çocuk, kız çocuk diye ayrıştırarak söylemiyorum. Çocuk
büyütmek başlı başına sabır ve enerji işi bence. Bitmek tükenmek bilmeyen enerjileri,
merakları ve hatta inatları karşısında kız da olsa erkek de yoğun bir enerjiye ve mangal
gibi bir yüreğe sahip olmak gerekiyor bence Tabii iki tane olmaları ve yaş aralıklarının
çok az olması x2 enerji demek. Biri uyurken diğeri uyanıyor, biri tokken diğeri acıkıyor.
Rutinlerinin saatleri vs birbirine uymuyor. Bu da tüm gün aralıkısız bir mesai demek
oluyor. Hatta bizim mesai, Odin geceleri doğru düzgün uyumadığı için gece de devam
ediyor.
-
Anne olmadan önceki Tuğçe ve anne olduktan sonraki Tuğçe arasında ne gibi farklar
var sizce?
Anne olmadan önce önceliklerim, rutinlerim, hayata bakışım ve hayatı yaşayış şeklim
bambaşkaydı. Şimdi önceliğim çocuklarım ve hayata onların penceresinden bakıyorum.
Anne olunca anlarsın cümlesinin ne kadar doğru olduğunu anne olunca anladım. İki küçük
insanı böylesine sonsuz bir sevgiyle sevebilen kalbimin ne kadar kocaman olduğunu
farkettim. Annelik bence biraz da delilik hali. Gelecek kaygılarım, endişelerim arttı ve
şekil değiştirdi. Artık kendimden önce onların konforunu, huzurunu, onlar için neyin daha
iyi olacağını, bir adım sonrasını düşünür oldum. Anı yaşamak çok eskide kalsa da
gerçekten andan keyif almak nedir anne olunca deneyimledim. Bir gülüşü, ilk adımı, ilk
kelimesi, annemm demesi, kalbime kazıdığım bir sürü an, bir sürü mutlu anım oldu. Her
şeyin dahası varmış benim içimde meğer. Daha bilinçli, daha sorumluluk sahibi, daha
sevgi dolu, daha tutarlı, daha kararlı, daha pozitif yepyeni bir ben keşfettim. Aslında ne
kadar dayanıklı ve güçlü, çok da sabırlı olduğumu, uykusuz da yaşayabileceğimi anne
olduktan sonra anladım. Kendime olan sevgim ve saygım arttı. Bence anne olmak başıma
gelmiş en güzel şey.. Ve her gün onlarla beraber yeni şeyler keşfetmek tarifsiz bir
mutluluk sebebi. İyi ki doğurdum, iyi ki varlar canım çocuklarım…