Menajerlik Akademi
SANATÇININ YAŞAMI, EN BÜYÜK ESERİDİR
SANATÇININ YAŞAMI, EN BÜYÜK ESERİDİR

SANATÇININ YAŞAMI, EN BÜYÜK ESERİDİR

24-09-2025

Moodboard Magazin’in bu ay kapak konuğu Erdem Kaynarca. Oyunculuk yolculuğundan

hayata bakışına uzanan keyifli bir röportaj sizlerle.

1 Oyunculuk senin için bir meslek mi yoksa bir yaşam biçimi mi?

- Sanatçının yaşamı sanatçının en önemli eseridir. Sanat dallarıyla iç içe geçen bir hayatta,

sanatın yaşamı sarmalamaması garip olurdu. İkisi de diyebilirim o yüzden.

2 Bugüne kadar canlandırdığın karakterler arasında seni en çok zorlayan ya da

dönüştüren hangisi oldu?

- Bu konuda çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Hep derinliği olan ve zor roller denk geldi

bana. Ben de seçimlerimde beni zorlayacak rolleri aradım ve bekledim tabii:) Tiyatro

sahnesinde; joko, red speedo dan ray, şu an oynadığım muhammed ali, tato da franio… bu

şekilde sıralayarak gider listem. Keza kamera önünde canlandırdığım Lefter’i çalışmak,

oynamak hayat değiştiren bir süreçti benim için. Yaklaşık 25 yılını anlatmak, o aralıkta ki

dönüşlerini keşfetmek, bambaşka bir tecrübeydi. Çok da eğlenceliydi. Onun yanısıra

önümüzdeki aylarda yayınlanacak Binbir Gece Masalları’ndaki Şehzade Hubeyb karakteri de

benim büyük risk aldığım rollerimden biri oldu diyebilirim.

3 “İyi ki bu projede yer almışım” dediğin iş hangisi?

- Net söylüyorum, hepsi... Her birinde bambaşka keşiflerim oldu, bazıları benden alıntılarla,

bazıları gözlemlerden edindiğim tecrübelerimle, bambaşka hayatlara uzandı… İçlerinden biri

bile olmasa bugün olduğum kişi olmazdım.

4 Bir rol sana teklif edildiğinde ilk baktığın şey ne oluyor? Senaryonun gücü mü,

karakterin derinliği mi?

- Kötü yazılmış senaryoda, derinlikli karakterlerin olabileceğini düşünmüyorum. Karakterin

hikayedeki önemi mühim benim için. Oynayacağım karakteri hikayeden çıkardığında yapı

çökmüyorsa, karakterin varlığının öneminden bahsetmek pek de mümkün olmaz. Hikaye de

karakterde birbirini tetikliyor benim için... Oyuncunun role tipolojik uygunluğu ve

yeteneğinin olmasının birbirinden ayrılmaz parçası olması gibi…

5 Set ortamlarında seni en çok besleyen şey nedir? Ekip uyumu mu, karakterin

yolculuğu mu?

- Her işte değişir. Çok içime kapandığım çevremle minimum iletişim kurduğum işlerim de

var. Bürün setle beraber eğlenerek, dışa dönük geçirdiğim süreçlerim de var. Tabi ki set

uyumu çok önemli, insan kendini huzurlu ve mutlu hissettiği sürece daha başarılı olur. Ama

benim yaşadığım tecrübeler bana bulunduğum ortamda huzursuzluk var ise o durumdan

sıyrılabilmeyi de öğretti. Odaklandığım sürece, olumsuzluklar beni etkileyemez.

6 Oyunculuk eğitiminin sana kattığı en büyük farkındalık neydi?

- Okulun katkısı, mezun olduktan sonra da kendi kendimi eğitmeye ve geliştirmeye devam

edebilmek oldu. Bunun nihayetinde de başkasına da anlatabilip, öğretebildiğimi de fark ettim.

Hatta şu an Tümay Özokur Akademi’de oyunculuk eğitmenliği yapıyorum ve genç

arkadaşlara katkıda bulunabilmek beni çok mutlu ediyor. Öğrenmenin yaşı ve sonu yok.

7 Kendini geliştirmek için hâlâ devam ettiğin özel ritüellerin ya da çalışmaların var mı?

- Benim en büyük hobim öğrenmek. Kendimi bildim bileli sürekli yeni bir şeyler öğrenmenin

peşindeyimdir. İnsan, öğrenmeyi öğrenmeli hayatta. Bizde okuldan sonra öğrenmeye gerek

yok diye yaşıyor insanlar. Çok korkunç ve üzücü bir durum. Sonuçları ortada zaten bu algının.

Eğitmenlik hayatımda da öğrendiğim tekniklere kendimce farkındalık katıyorum. Teknikler

öğrenilir ama sen içindeki oyuncu ile onu bütünleştiremezsen sadece teknik olarak kalır.

8 Oyunculuk dışında başka sanat dallarıyla aran nasıl? Mesela müzik, edebiyat ya da

resim seni besliyor mu?

Liseden beri hikayeler yazarım. Esas yatkınlığım yazmak olmasına rağmen ben önce

oyunculukla ilgilenmek istedim. Bence insana bir sanat yetisi gelmişse paket halinde geliyor.

Birinde iyiysen diğer 3-4 sanat dalına daha yetin oluyor. Profesyonel olarak modern dansla

uğraştım 5-6 sene. Dansın yaşayan efsanelerinden Tuğçe Tuna ile birlikte bir sürü proje

yapma şansına eriştim. Müzik hep sevdiğim hobilerimden oldu. Bunların hepsi birbirini de

besleyen ve en nihayetinde beni besleyen şeyler. İleride sürprizlerim olabilir…

9 Yoğun set temposu arasında özel hayatına nasıl denge getiriyorsun?

- Uykumdan çalıyorum biraz maalesef. Çok fazla dışarı çıkamıyorum zaten. Partilemektense

yeni bir şey öğrenmek, bir şey çalışmak daha cazip gelir hep bana. Yakın dostlarım

geldiklerinde beni hep çalışırken bulur ve onların ısrarı ile zaman zaman hayata akarım.

Hayatı her anlamda yaşamayı seviyorum. Ortam insanıyımdır çalışmak gerekirse çalışır

eğlence zamanı eğlenirim.

10 Kendine kaldığında ruhunu en çok neyle besliyorsun? Bir hobi, bir ritüel, belki de

sessizlik…

- Öncelikle okumak, sonra izlemek, oyunlar oynamak, keyifli bir sohbet, spor, müzik,

meditasyonlarım ve yoga setlerim vardır. Bazen de sadece durup nefes almak. Sıkılmak artık

bir lüks. Sıkılmıyor kimse. Yeni hobilerimden biri de oturup sıkılmak. Sıkılınca insan yeni

şeyler düşünüyor çünkü.

11 “Oyuncu Erdem’in dışında” seni en çok hangi yönün tanımlar?

- Uzun sürer buna tam bir cevap vermek. Ben dengeye inanırım hayatta. Her şeyden yeteri

kadar olmalı. Hayatı her yanıyla dozunu kaçırmadan yaşayıp sorgulayan biriyim ben. Bazen

çok sorguladığım da olur o zaman dostlarımla paylaşır mutlaka fikirlerini alırım. Dost,

kıymetlidir benim için…

12 Oyuncu olmak isteyen gençlere söyleyeceğin en içten tavsiye ne olurdu?

- Eğer niyetiniz şan, şöhret, zenginlik gibi maddi şeylerse; bu zordur ama çok zor değildir.

Artık herkes ünlü zaten. Doğru yerde, doğru zamanda bulunarak bile elde edilebilir şöhret

denilen anlamını yitirmiş “olma” durumu…. Ama karşılığında içinizdeki maneviyatı köreltir.

Niyetiniz gerçekten iyi bir oyuncu olmaksa, yüksek aşkınsal duygular yaşamak, şamanik bir

yerden seyirciye dokunmaksa; bu çok çok zordur. Hiç bitmeyen bir çalışma ister. Özellikle

yolun başında gece gündüz demeden belki de çalışmanız ve kendinizi geliştirmeniz gerekir.

Çoğu zaman herkesin beğendiği performanslarınızdan memnuniyetsiz ayrılırsınız. Canınız

çok yanar. Ama bazen öyle bir an yaşarsınız ki. Hiçbir şey size öyle bütün hissettiremez.

Bütün zevklerin üstünde bir haz anıdır o. Bu yolla ayrıca içinizdeki insan da güzel büyür.

13 Sosyal sorumluluk ya da toplumsal meselelerde seni en çok etkileyen alan hangisi?

- Toplumsal meselelerden çok etkilenen biriyim ben. Sosyal medyadan bunlarla ilgili yazmam

pek çünkü öfkemi söndürdüğünü ve bir işe yaramadığını düşünüyorum. İşime katıyorum ben

o duyguları. Dünya için etrafındaki çevre hayrı için elinden geleni yapmalı insan. Yoksa

kendine yabancılaşır. Ben ve çevremin iyiliği aynı derece önemli benim için.

14 Zihinsel ve ruhsal dengeyi korumak kolay değil; sen bu dengeyi nasıl sağlıyorsun?

- Sağladığımı nerden çıkardın :)) Dünyanın büyük bir deliliğin eşiğinde olduğunu

düşünüyorum. Bilinmez ve ürkütücü bir gelecek var önümüzde. İçinde yaşadığımız dünyanın

mimarlarının kontrolünde bile değil artık hiçbir şey. Yaşayacağız ve göreceğiz. Her şey

mümkün geliyor artık bana.

15 Geleceğe baktığında hem kariyerinde hem özel hayatında kurduğun en büyük hayal

nedir?

- Buna cevap verirsem kendimi o cümleyle kısıtlarmışım gibi geliyor. O yüzden cevap

vermeyeceğim. :)