Gerçek hayatta, mantık çerçevesinde hareket etmeye çalışırım genellikle ve mantıksız gelişen durumlarda ben de her insan gibi farklı karakterlere bürünebiliyorum. Sakinliğimi koruyarak hayatıma devam etmeyi yeğliyorum. Belki naif bir görüntü çiziyor olabilirim ama bu yaşıma kadar edindiğim tecrübeler sonucu, olayların gidişatını önsezilerimle hissedip sonra da çoğu zaman haklı çıkmaktan dolayı kırgınlıklar yaşayabiliyorum.
Süper Baba dizisinde oynadığınız asi karakterden sonra genelde hep naif karakterleri oynadınız. Bennu Yıldırımlar gerçek hayatta da sakin ve naif bir kişilik midir?
Süper Baba’daki karakter evet asi bir karakter olabilir bu sebeple ondan sonra gelen teklifler arasında farklı roller seçmeye çalıştım. Rol aldığım karakterlerin naif olduğunu düşünmüyorum. Yer aldığım işlerin uzun süreli olmasından dolayı böyle düşünülebilir. Asi, naif gibi betimlemelerden kaçarak, oynadığım karakterleri derinlemesine nedenleriyle ele almaya çalışıyorum sadece.
Gerçek hayatta, mantık çerçevesinde hareket etmeye çalışırım genellikle ve mantıksız gelişen durumlarda ben de her insan gibi farklı karakterlere bürünebiliyorum. Sakinliğimi koruyarak hayatıma devam etmeyi yeğliyorum. Belki naif bir görüntü çiziyor olabilirim ama bu yaşıma kadar edindiğim tecrübeler sonucu, olayların gidişatını önsezilerimle hissedip sonra da çoğu zaman haklı çıkmaktan dolayı kırgınlıklar yaşayabiliyorum. O anda kafamda çok şey olsa da direkt dışarı yansıtmayı tercih etmem. Elimden geldiğince çevreme rahatsızlık vermeden hayatıma devam ederim.
Peki bu kadar sakin karakterlerden sonra kötü bir karakteri oynamak ister misiniz?
Benim için oynadığım karakterlerde iyi ya da kötüler yok. Karakterlerin iyi ve kötü yanları var. Çünkü ancak böyle olduğu zaman insan yansıtılabilir. Aksi taktirde boyutsuz bir tanım olurdu. Hayat sadece siyah ve beyaz renklerden ibaret değil, arada birçok ton var. Çok iyi yazılmış senaryolardan bahsediyorsak eğer tabii ki nedenleri sağlam, kötü diye adlandırabilecek bir karakteri oynamak isterim hem de büyük bir keyifle!
Kendinizi ifade ettiğiniz en net kelime?
İnsan kendini ifade ederken böyle kelimeleri çok çabuk bulamaz. Ben size “vefalı hafıza” diyebilirim. Bu tanım belki herkese başka şekilde anlam ifade edebilir ama beni tanıyanlar ne demek istediğimi bilirler.
Duru bir görüntünüz var. Set dışında makyaj yapmayı sever misiniz?
Sette ve sahnede olmadığım zamanlarda pek makyaj yapmayı tercih etmiyorum. İşim gereği yapılan makyajların yoğunluğu değişebiliyor. Bu sebeple cildimi temizlemeyi ve nemlendirmeyi ihmal etmiyorum. Özellikle doğal içeriği olan ürünler kullanmaya çalışıyorum. Eğer o gün makyaj yapacaksam belki ince yapıda bir fondöten ya da hiç kullanmadan, rimel ve dudak renklendiricisi ile makyajımı tamamlıyorum. Makyajsızken cildimin nefes aldığını düşünerek daha mutlu oluyorum. Genetiğim sebebiyle şanslı olduğumu düşünüyorum ama sonuçta hayatta yer çekimi diye bir şey var. Kendimizi her yaşta ve durumda kabul edip sevmeliyiz.
Moda ile aranız nasıl? Trendleri takip eder misiniz?
Trendleri takip ederim ama moda ile aram çok iyi diyemem. Kendime yakışanı seçmeye özen gösteriyorum. Moda bilgisine güvendiğim insanlara danışıyorum mutlaka. 2018’de Cannes Film Festivali’nde aynı zamanda okul arkadaşım da olan Özlem Süer imzalı bir elbise giymiştim. Yakın zamanda kendine has özel bir dünyası olduğuna inandığım Cihan Nacar ile çalışacağım. Özel hayatımda ise daha pratik kullanabileceğim ve içinde rahat olduğum kıyafetler tercih ediyorum. Ayak sağlığı açısından da ayakkabı seçiminde vazgeçilmezlerim vardır.
Seyahat etmeyi sever misiniz? Gittiğiniz yerler içerisinde en çok etkisinde kaldığınız şehir?
Gezmeyi, gittiğim yerlerin kültürleriyle tanışmayı ve o toprakların insanlarını gözlemlemeyi seven biriyim. Özellikle hiç dilini bilmediğim yerlere gitmek ve oranın insanlarıyla zaman geçirmek bana çok eğlenceli geliyor. Gezdiğim yerlere bir daha gitmeyi de severim. Çok uzak coğrafyalara gitmedim şimdiye kadar ama bundan sonra korona virüs süreci nasıl ilerler bilmiyorum ama görmeyi planlıyorum. Gittiğim yerlerde mimariye çok dikkat ederim. Şehirler ve binalar beni özellikle çok etkiler. Daha çok tarihi yerleri gezmeye çalışırım.
Beni İstanbul dışında en çok etkileyen şehir ise, Londra. Senelerdir gittiğim bir şehir ve ilk gördüğüm zamandan bu yana hiç bozulmadan varlığını sürdürüyor. Bizim ülkemizin aksine sahip olduklarını koruyarak yaşıyor. İnsan öykünüyor tabii ister istemez. Bizim şehrimiz nasıl olabilirdi diye… Her türlü tarihi ve estetik duygusuna sadık kalarak ilerleyebilseydik keşke diye içimden geçiriyorum. İstanbul’un korunan bölgelerinde, o eski tadı almak için tekrar tekrar dolaştığım zamanlar oluyor.
Sonbahardayız ve bu ay ki moodumuzu #Autumnmood olarak belirledik. Sonbahar mevsimlerini sever misiniz?
İlkbahar ve sonbaharı ayrı severim. Sonbaharın mevsim renkleri açısından da bende yeri ayrıdır. Hangi renklerin benimle daha uyumlu olduğuyla ilgili yapılan renk skalası çalışmamda sonbaharın tüm renkleriyle uyumlu olduğumu öğrenmiştim. Sonbaharın gelişiyle birlikte doğanın değişen renklerleriyle buluşmak bana her zaman keyif vermiştir. Bu sebeple hava şartları el verdiği sürece zaman zaman doğanın içinde uzun yürüyüşler yaparım. Ruhuma da iyi geldiğini bilirim ve mutlaka tadını çıkarmaya çalışırım.