HAYALDEN GERÇEĞE
Image

HAYALDEN GERÇEĞE


Kanal 7 ekranlarının sevilen dizisi “Emanet”te Ali Komiser’e hayat veren hem başarısı hem de yeteneğiyle göz dolduran yakışıklı oyuncu Melih Özkaya, kendisi, kariyeri ve dizi projesine ilişkin merak edilenleri MAG Okurları ile paylaştı..

1- Sevilen dizi “Emanet”te Ali karakterini canlandırıyorsunuz. Sizi bu projeye çeken unsurlar nelerdi?

Ali karakteri için görüşmeye gittiğimde yönetmenimiz, direkt ‘Sen Ali komisersin’ dedi. Sonrasında karakter analizini okuduğumda da bu karakterde kendimden çok şey gördüm. Dizinin prime time’da yayınlanacak olması ve tüm dünyada izlenecek olması da beni çeken en önemli unsurlardandı.

2- Ali, nasıl bir karakter biraz bahseder misiniz? Benzer yönleriniz var mı?

Ali, tam bir kanun insanı, net, soğukkanlı, sakin, yeri geldiğinde davası için babasını dahi tanımayacak netlikte hareket eden bir komiser. Kendi kurallarından asla ödün vermeyen bir yapıya sahip. Otoriterliğiyle tanınsada iş arkadaşları ve ailesi konusunda bir o kadar ılımlı. Bu doğrultuda Ali ile çok benzer yönlerimiz var.

3- Günlük yayınlanan bir dizide oynamanın haftalık yayınlanan bir işe göre ne gibi avantajları ya da dezavantajları var?

Günlük dizilere karşı bir önyargı var, ancak Emanet dizisi haftalık dizilerle reyting konusunda savaşacak hatta çoğu haftalık diziyi geride bırakacak grafiklere sahip. O yüzden içinde olduğum projeden çok memnunum. Dezavantaj olarak bu önyargıyı gösterebilirim ancak şu anda yapılmış en iyi günlük dizi projesi olduğunu her seferinde kanıtlıyor, özellikle prime time da yayınlanması bu dizinin sıradan bir günlük dizi olmadığının da altını çiziyor. Avantaj konusuna gelirsek, piyasaya yeni girmiş bir oyuncu için müthiş bir tecrübe. Günde ortalama 20 sayfa çekiyorum, bu haftalık bir projeyle kıyaslanamaz bir yoğunluk. Bana çok şey kattı! Daha öncede tecrübelerim oldu elbet ancak kendimi tam anlamıyla Emanet dizisiyle buldum diyebilirim.

4- Bildiğiniz üzere son dönemde dijital mecralarda yayınlanan işler oldukça ilgi görüyor. Sizce televizyon artık tamamen totale mi kaldı? Yakın zamanda nasıl değişimler olacak sizce?

Dijital mecraları bende yakından takip ediyorum. Sadece oyuncular açısından değil senaristlere, yönetmenlere ve set ekiplerine de güzel fırsatlar yaratılıyor. Her şeyden önce pasta büyüyor. Projelerin sayı olarak artması oyuncular için de beraberinde büyük şanslar getiriyor. Bence yakın gelecekte televizyon seyircisi katlanarak dijital platforma yönelecek. Çünkü bu platformlarda daha iddialı projeler var. Bununla birlikte televizyonun hayatımızdan tamamen çıkacağı düşüncesine katılmıyorum.

5- Hayatınızın hangi noktasında oyuncu olmaya karar verdiniz?

10 yıl önce bir menajerin bana kartını vermesi ve sonrasında beni Şükrü Avşar’la tanıştırmasıyla ilk adımı atmış oldum. O dönem için çok özel bir dönem işi için anlaştık.  Projeye hazırlık sürecinde oyunculuk eğitimi almaya başladım. Malesef proje, birtakım sebeplerden dolayı iptal oldu. Bu durum beni demoralize etmedi, eğitim almaya devam ettim. Sonrasında birkaç projede tecrübe kazanma fırsatım oldu. Böylelikle daha sağlam adımlarla ilerlemiş oldum.

7- En çok nasıl bir karaktere hayat vermek istersiniz?

Şu anda çekimlerine yeni başladığım bir askeri projede üstteğmen karakteri canlandırıyorum. Daha önce de bir sinema filminde de akıncı rolündeydim. Lider, sert, otoriter karakterleri canlandırmayı seviyorum. Dönem projeleri oldukça ilgimi çekiyor. At binmek, kılıç-ok kullanmak, aksiyon içeren rollerde canlandırmak beni daha çok heyecanlandırıyor.

8- Projeleri değerlendirirken nelere dikkat ediyorsunuz?

Hikayeyi okuduğumda karakteri sevmem, karaktere inanmam ve hissettirdiği heyecan çok önemli. Çünkü ilerleyen zamanda hayatınızın büyük bir parçası haline geliyor o karakter. Yönetmenle oyuncu arasındaki enerji uyumuna da çok inanıyorum. O uyum iyi olduğunda çok daha güzel şeyler çıkıyor ortaya.

9- Oyunculuğun en keyifli ve en çekilmez yanları neler?

Dışardan bakıldığında belki de birçok insanın hayalidir oyunculuk yapmak, ekran karşısında milyonların evine misafir olmak, tanınmak, birilerine iyi örnek olmak. O yüzden bu kadar insanın hayali olan bir mesleğin çekilmeyen yanları diye bir sıralama yapamayacağım malesef:) Bir yandan da kolay bir iş değil gerçekten. Bazen ailenizi göremediğiniz zamanlar oluyor, sabahlara kadar soğuk ayazda titreyerek yetiştirmek durumunda olduğumu sahneler oluyor. Uykusuz, sahneye girmeden hemen önce ezber yaptığım zamanlar oluyor.. Özetlemek gerekirse kolay iş değil. Ancak en zorlandığım anlarda bile işime olan aşkım sayesinde mutlulukla heyecanla yapıyorum işimi. Bitsin artık dediğim anlarda bile iyi ki bu mesleğin içindeyim diyorum kendime.

10- Set haricinde neler yapıyorsunuz? İlgi alanlarınız, hobileriniz var mı?

Setten arda kalan zamanlarımda ailemle vakit geçirmeye çalışıyorum çünkü dediğim gibi bazen onlara vakit ayıramayabiliyorum. Vakit buldukça geziyorum, doğada yalnız kalmak bana keyif veriyor. Sakinliği seviyorum, sessizliği ve bunun için elimden geldiğince zaman ayırmaya çalışıyorum kendime. Drone pilotuyum aynı zamanda. Hobi olarak yapsamda çoğu projeye görüntü veriyorum. -buna kendi projem de dahil-. Drone kullanırken dış dünyadan tamamen kopuyorsunuz adeta bir kuş olup uçuyor hissi bana gerçekten pozitif enerji veriyor. Şu anda ailemden sonra bana iyi gelen hobim bu. Ve tabii spor.

11- Çok fit görünüyorsunuz. Biliyoruz ki sporla aranız iyi. Yoğun set programından spor yapmaya zaman bulabiliyor musunuz? Spor eğitmenliği yapıyor musunuz hala?

Vücudumu bana verilmiş en büyük hediye ve emanet olarak görüyorum. Çocuk yaşlardan beri bisiklet tepesindeyim 5 yaşımdan beri diyebilirim ve buna hiç ara vermedim. Beni her zaman fit tutan tek şeydi bisiklet. Çoğu zaman spor yapmaya çok vakit olmuyor ancak ben bunu büyük bir bahane olarak görüyorum. Çünkü insan isterse ne kadar yoğun olursa olsun sporu hayatında tutabilir. Yeri geliyor Avrupa yakasındaki evimden Beykoz’daki sete dahi bisikletimle gidiyorum. Ne kadar zor gözükse de beni enerjik ve sağlıklı tutan bir unsur bu. Yazları yüzerim genelde. Fırsat buldukça arabamla ormana gider cross parkurlarında sınırlarımı zorlarım. Yakın dönemde birkaç yıl kadar fitness eğitmenliği yaptım ancak set yoğunluğundan dolayı ara verdim. Profesyonel meslek hayatıma voleybolla başladım. 20 yıl 14 farklı takımda forma giydim. Kısacası spor benim hayatımın bir parçası; su içmek, yemek yemek gibi diyebiliriz.

12-Pandemi sürecini nasıl geçirdiniz ve bu dönem size hayata dair en çok ne öğretti?

Keşke pandemi süreci diye bir süreç yaşamasaydık herkes için çok zor bir dönem ve hala da devam etmekte. Sağlığın her şeyden önemli olduğunu öğretti bize. İnsanın sabrını zorlamaya devam ediyor. Biz oyuncular olarak yasaklardan muaf işimize devam etmek durumundayız. Çalışmak evde olmaktan iyi hissettirse de zaman zaman bir odaya bazen 20 kişi giriyoruz. Testlerimizi olsak da bu durum hepimiz için çok büyük bir risk oluşturuyor. Lütfen evde olmaya ve tedbirlerini almaya devam edin. Umuyorum bir an evvel bu dönemi dünya olarak atlatırız.

13-Sosyal medyayı aktif kullanıyor musunuz?

Evet sosyal medyayı aktif kullanıyorum. Özellikle Instagram hesabımda hayatımı, günlük yaşamımı takipçilerimle doğal bir şekilde paylaşmaya özen gösteriyorum. Facebook hesabım da var orada da genelde flycam videolarımı paylaşıyorum.

14-Olumsuz yorumlara veya eleştirilere cevap verir misiniz?

Yorumları mümkün olduğunca okumaya çalışıyorum. Pek cevap veremesem de ciddiye alarak değerlendirdiğim yorumlar çok fazla.

15-Peki, yakın gelecekle ilgili neler var hedeflerinizde?

Uzun yıllar bu işi en doğru şekilde yapmak istiyorum. Şu anda geleceğe dair tek hedefim bu.

Kaynak: MAG dergisi Haziran 2021

Fotoğraf: Ece OĞULTÜRK