Burcu Almeman, teve2’nin hafta içi her gün ekrana gelen dizisi “Kırık Hayatlar”da Aysel karakterine hayat veriyor. Eğlenceli bir set ortamlarının olduğunu söyleyen Almeman, mesleğiyle ilgili “Oyunculuk çok emek isteyen bir meslektir. Gönülden istemeden yürütmek mümkün değildir” diyor.
Kanal D’de yayınlanan “Kırık Hayatlar” dizisinde Aysel Yılmaz karakterine hayat veriyorsunuz. Çekimler nasıl gidiyor?
- Çekimler yorucu ama bir o kadar da eğlenceli geçiyor. Setimiz İzmir, Urla’da. Burada olduğumuz için çok şanslıyız. Tatil günümüzde ya da setimiz erken bittiğinde sahilde yürüyüş yapmak hepimize çok iyi geliyor.
Aysel, dominant yerine göre herkesi idare edecek kadar mülayim bir kadın. Benzer yönleriniz var mı?
- Aslında bana çok yakın bir rol Aysel, anaç her duruma uyum sağlayan bir yapım var. Ama son bölümlerde Çınar’la Deniz’in evlenmesi ve bu evliliğin para karşılığı yapılması Aysel’i çileden çıkardı, bütün gemileri yaktı.
Dizide Aysel’in kardeşi Ahu’yla yaşadığı olay, gerçek hayatınızda yaşansaydı neler hissederdiniz?
- Kardeşim olmadığı için çok fazla empati kuramıyorum ama ne olursa olsun bu kadar sert olamazdım diye düşünüyorum.
Ahu ve Aysel çok farklı yapıları olan iki kardeş, dünyaya bakış açıları çok başka. Aysel, onuru, gururu ve ailesi için yaşarken, Ahu, maddiyat yönünden bakıyor hayata. Bu da iki kardeşi birbirinden uzaklaştıran temel unsur olarak çıkıyor karşımıza. Çünkü ikisi de dominant ve inatçı.
Ekip olarak çok uyumluyuz
Şehir dışında çalışmanın avantajları da dezavantajları da vardır. Yoğun çalışma programınız olsa da set dışında neler yapıyorsunuz?
- Bulunduğumuz yer itibari ile çok şanslıyız. Ekip olarak çok güzel bir uyum yakaladık, set dışında yine birlikte vakit geçiriyoruz. Beraber Urla ve çevresini geziyoruz.
Pandemiden siz nasıl etkilendiniz?
- Bu süreçte daha çok kendi içimize döndük, eve kapandık. Salgının bitmesi ve hayatımızın normale dönmesi en büyük isteğim. Aslında normale döndük gibi yaşıyoruz ama salgın hala hayatımızda.
Biz burada şanslıyız, izole bir ortamda ve kendi ekibimizle birlikteyiz ama diğer büyük şehirler için sıkıntı büyük. Herkesin bir an önce aşı olup salgından kurtulmaya destek olmasını istiyorum.
20 senedir sektörde olan bir oyuncu olarak sizce oyunculuk, bir insanda neleri dönüştürüyor?
- Oyunculuk çok emek isteyen bir meslek. Gönülden istemeden yürütmek mümkün değil bence.
Bu işi gerçekten istiyorlarsa kendilerini her açıdan geliştirerek yollarına devam etmeliler. Her set ortamı bir okuldur bunu hiç unutmasınlar. Oyunculuğun en önemli getirisi, insanın kendini tanımasına vesile olması bence. Oynadığınız her rol, sizin içinizdeki başka birilerini ortaya çıkartıyor.
Oyunculuğa ilk göz kırpışınız ne zaman, nasıl oldu?
- Konservatuvarda bale bölümde okuyordum ve tiyatro bölümünden birçok arkadaşım vardı, bazı dersleri ortak alıyorduk. Oyunculuğa ilk göz kırpışlar da tam bu zaman başladı.
Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı mezunusunuz. Bale bölümünden tiyatroya geçiş yaptığınız için pişmanlık hissettiğiniz oldu mu hiç?
- Dans edememek beni çok üzdü. Sınıf arkadaşlarımın sene sonu gösterilerine bile gidemedim uzun süre. Hâlâ bale izlerken içim cız eder, ne yalan söyleyeyim.
Ailemden uzak olmak zorluyor
Aynı zamanda annesiniz. İkiz çocuk sahibi olmanın zorlukları oluyor mu?
- Bu işin beni en çok zorlayan yanı ailemden uzak olmak. Eşimin ve çocuklarımın desteği benim için çok önemli. Onları çok özlüyorum, boşluğum olduğu anda İstanbul’a onların yanına gidiyorum.
Onların da oyuncu olmak gibi bir istekleri var mı? Böyle bir durumda onlara destek olur muydunuz?
- Şu anda öyle bir istekleri yok ama hangi mesleği yapmak isterlerse sonuna kadar arkalarında dururum.
Aralık 2021, Hürriyet Kelebek
Fotoğraflar: Ece OĞULTÜRK