‘Esaret’ dizisiyle oyunculuğa dönüş yapan Cenk Torun “Kariyerimle ilgili hevesimi kırmak
isteyenler oldu. Hiçbir zaman yolumdan vazgeçecek kadar dip olmadım. Rakibim bendim ve
hep beni geliştirmeye çalıştım” diyor. Yıldız Tilbe’nin 1994’te çıkan ‘Delikanlım’ şarkısının
klibiyle kamera karşısına geçen Cenk Torun, ‘Çılgın Bediş’ dizisindeki rolü ve oyunculuğuyla
daha da ünlenerek milyonların sevgisini kazandı. Şimdilerde ‘Esaret’ dizisi sayesinde
hayranlarıyla özlem gideren Cenk Torun, televizyon ve oyunculuk sektöründen kişisel
hayatına kadar pek çok konudaki görüşlerini Re Touch Mag okuyucularıyla paylaştı.
‘Çılgın Bediş’ gibi kült olmuş bir diziden sonra bir süre ara verdiniz. Bu sizin isteğiniz miydi
yoksa sektörel bir durum muydu?
Ne mutlu bana ki halkımızın çok sevdiği bir projede rol aldım. Eğlenceli olduğu kadar yorucu
ve uzun bir süreçti. Dolayısıyla kendi isteğimle başlayan geri çekilme sürecim başta o dönem
kariyerimi doğru yönetecek menajerimin olmaması, gençliğin verdiği tecrübesizlikle doğru
kararlar alamamam, askerlik tecil süremin dolmasıyla zorunlu askere gitmem, askerlik dönüşü
babamın ölümü ile yaşadığım duygusal travma sektörden uzaklaşmama sebep oldu.
Diziden sonra da ‘Yeter’ ile ekranlara geri döndünüz fakat sonra yine uzun bir ara verip başka
işler ile uğraştınız. Bu bir kararsızlık mıydı?
Yani oyuncu olmak ya da başka işlerde ilerlemek arasında mı kalmıştınız?
‘Yeter’ dizisinde 3 bölüm konuk oyuncu olarak rol aldım. Fakat karakterin sevilmesinden
sonra 30 bölüm daha devam ettim. Bir menajer doğru kişi ise oyuncunun hayatına doğru
yerden dokunabiliyor, değilse aksi oluyor. Yeter’ final yaptıktan sonra maalesef menajerimin
rahatsızlığı sebebiyle gelen işlere cevap verilememiş benim de sonrasında bilgim oldu. Ve
tabi ki tekliflere dönüş yapılmazsa yapımcının kafasında yanlış bir algıya sebep oluyorsunuz.
Şu an kariyer planlamam konusunda Tümay Özokur ile çalışıyorum ve aynı pencereden
hayata bakıyor olmak bana kendimi güvende hissettiriyor. Yetilerim doğrultusunda, hayata
karşı güçlü durabilmek adına başka işlere her zaman daha önce olduğu gibi yönelebilirim.
Sizce her oyuncunun B planı olarak ikinci bir mesleği olmalı mı? Bence ikinci iş yapılabilirse
gelen teklifleri mecburiyetten değil de gerçekten içine sindiği için tercih etmesi oyuncu adına
konforlu bir tavır. Malum bizim sektörümüzde her an her şey yaşanabilir. Önlem almakta
fayda görüyorum. Anksiyete yaratan, üzücü bir durum ama mesleğimizin gerçeği… Bir gün
azız bir gün çok, bir gün varız bir gün yok…
Zamanında oyunculuk kariyerinizle alakalı pişmanlıklarınız, kırgınlıklarınız oldu mu?
İnsanın olduğu her yerde, her duyguyu tecrübe etme ihtimaliniz var. Ben de güvenmemem
gereken insanlara güvendim, yanlış kararlar verdim elbette. Ama tüm bu yaşananların beni
ben yaptığına inandım. Kaygılarım da oldu, sözleri ile istek ve hevesimi kırmak isteyenler
de… Hiçbir zaman yolumdan dönüp, vazgeçecek kadar dip olmadım. Rakibim bendim ve hep
beni geliştirmeye çalıştım. Şimdi de ‘Esaret’ ile yeniden sektöre geri döndünüz. Peki günlük
bir dizi fikrine nasıl ikna oldunuz? Çünkü haftalık diziye göre oldukça zor olsa gerek her gün
bölüm çekmek... Günlük dizi, haftalık dizilere göre çalışma şartları açısından daha zor. Çok
yoğun bir çalışma temposu var. Günlük dizi kararına sıcak bakmam Karamel Yapım’ın
günlük dizilerinin kalitesinin haftalık diziler düzeyinde olması ve tabi ki yapımcımız Nazmiye
Yılmaz’a olan güvenimdir
Dizi çok seyrediliyor ve özellikle yurtdışından da bir hayli hayran kitleniz oluştu. Yıllar sonra
yeniden herkesin gündeminde olmak neler hissettiriyor?
Dizimizin izlenme oranlarından ve reytinglerinden çok memnunum. Haftalık işlerle yarışır
durumdayız. Sizin de belirttiğiniz gibi yurt dışı seyircisinden oluşan ciddi bir hayran kitlesi
var. Bu durum benim ve bütün ekibimizin motivasyonunu yüksek tutuyor. Geniş kitlelere
hitap etmek çok güzel bir duygu. Bizi destekleyen ve takip eden seyircimizi çok seviyorum!
İyi ki varlar! Her zaman desteklerini hissettiriyorlar. Çok şanslıyım. Anneniz Nurdan
Torun’un Türk Sanat Müziği sanatçısı olması sizin oyunculuk kariyerinizi nasıl etkiledi?
Kariyerimin başlamasında etkisi oldu. Annemin menajer arkadaşı sayesinde Yıldız Tilbe’nin
‘Delikanlım’ klibinde rol almamla birlikte oyunculuk kariyerim başladı. Oyunculuk
serüvenimde desteğini her daim hissettirdi.
Bir oğlunuz var. Onun sanatla ilişkisine bir etkiniz var mı?
Bu konuda onu yönlendiriyor musunuz? Yönlendirme yapmıyorum, doğru bulmuyorum.
Onun seçimlerine saygı duyuyorum. İstediği ve sevdiği işi yapmalı her insan. Yeteneği var,
eğer bir gün oyunculuk yapmak isterse de arkasında durup her zaman destek olurum. Ama şu
an için öyle bir tercih durumu yok. 1996’dan beri hayatımızdasınız ve sanki hiç değişmediniz
ve sadece yaş almış gibisiniz. Neler yapıyorsunuz kendinize? Sağlıklı yaşamaya özen
gösteriyorum. Spor her zaman hayatımın vazgeçilmez bir parçası oldu. Olabildiğince sağlıklı
beslenmeye çalışıyorum. Sigara ve alkolden uzak duruyorum. Mecbur kalmadıkça asansör ve
yürüyen merdiven kullanmıyorum. Kısacası kendime iyi bakmaya çalışıyorum.
Moda - alışveriş - trendler ne kadar hayatınızda? Takip eder misiniz yoksa sadece yakışanı
giyerim diyenlerden mi?
Modayı ve trendleri yakından takip ediyorum ama kendimi onlara uymak zorunda
hissetmiyorum. “Yakışanı giyerim” felsefesindeyim aslında. Ama yeni trendler ilham verici
olabiliyor; özellikle bir stil keşfetmek ya da farklı şeyler denemek hoşuma gidiyor. Son
dönemde erkeklerin botoksları oldukça gündemde. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda? Estetik
kaygıların artık cinsiyet sınırlarını aştığı bir dönemdeyiz. Eğer bir insan, kendini daha iyi
hissetmek için botoks ya da başka bir işlem yaptırmak istiyorsa, bunda yanlış bir şey
görmüyorum. Ama oyunculuk yapanlar için botoksun uygun olmadığını düşünüyorum. Çünkü
oyuncuların en büyük araçları yüz ifadeleri ve mimikleri. Botoks, bazı ifadeleri
donuklaştırabilir. Bu da karakterlerin duygularını izleyiciye aktarmayı zorlaştırabilir.
ReTouch Mag Kasım-Aralık 2024, Röportaj: Eser Akgül, Mekan Address Hotel İstanbul