ALTIN DÖNEMİM 1997 YILINA KADARDI
Image

ALTIN DÖNEMİM 1997 YILINA KADARDI


Mine Çayıroğlu, ilk olarak “Çalıkuşu” dizisinde canlandırdığı Munise karakteriyle dikkat çekti ve adeta ekranda büyüdü. Oyuncu, bir süre sonra müzisyenlik kariyerine ağırlık verdi. Geçtiğimiz yıl da yeni single’ını dinleyicisinin beğenisine sundu. Çayıroğlu ile oyunculuğunu ve şimdi neler yaptığını konuştuk...

Mine Çayıroğlu’nun ilk set ile tanışması 1984’te “İmparator” filmiyle oluyor. TRT’de 1986 yılında yayınlanan unutulmaz dizi “Çalıkuşu”nda canlandırdığı Munise karakteri oyuncunun adının duyulması ve hafızalara kazınmasını sağlıyor.

Çayıroğlu, setlere ilk adım atışını şöyle anlatıyor:

“Küçükken ayna karşısında hep değişik karakterlere bürünürdüm. Annemin kıyafetlerini giyinip oynardım.

Onlar içimde bir oyunculuk aşkı olduğunu düşünüp beni o şekilde yönlendirdiler. İlk olarak 6 yaşımda ‘İmparator’ filminde oynadım. Ondan sonra benden memnun kaldıklarını söylediler.

Selma Güneri bana çok destek oldu ve elimden tutup setlere götürdü.

Onun çevresi de vardı. Bu şekilde başlamış oldum. Oyuncu olarak doğmuşum gibi geliyordu. O küçücük yaşımda kendimi bilinçli bir şekilde oyuncu gibi hissediyordum. Farkındalığım vardı. Bu ne kadar sağlıklı tabii, onu bilmiyorum.”

Oyuncu, tüm tanınmışlığa rağmen şımarık bir çocuk olmadığının altını çiziyor:

“Yaşıtlarımdan farklı bir boyuttaydım fakat bunu asla kullanmazdım.

Bu aile ve yaradılışla ilgili bir şey. Benim için oyunculuk sadece sevdiğim bir işti. Ama sonuçta okula gittiğim zaman da Mine’ydim. Setteki dünyamı okula taşımadım.”

Mine Çayıroğlu, 2004’te ilk albümü “Zümrüt Gibi”yi çıkardı. Takipçileri, TV’de izledikleri o küçük kızın aniden büyüdüğünü “Zümrüt Gibi” şarkısının klibinde fark etti. Ünlü oyuncu, albümün ortaya çıkışını ise şöyle anlatıyor:

“Albüm, Mete Özgencil imzasına sahiptir. Sesim daha gelişmemişti ve ilk tecrübemdi. İşin mutfağına girip çalışmam gerekiyormuş. Bence müzikle oyunculuk birbirine çok uzak değil. Çok da güzel örneklerimiz var Zuhal Olcay gibi... Çocukluğumda Madonna’nın taklidini yapardım. Hiçbir zaman müzikten uzak büyümedim. Nilgün Serimoğlu’ndan şan dersleri almaya başladım. Serimoğlu bana ayrı bir renk kattı. Beni, sesime inandırdı. Şarkı söylemenin kariyerime zarar verdiğini düşünmüyorum.”

Çayıroğlu, “İzleyici, ekranda izlediği kızın büyüdüğünü bu albümle mi fark etti?” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:

“Çocukluğumdan beri televizyondayım. Beni aileden biri olarak gördüler. İnsanlar izledikleri o kişinin büyüdüğünü asla kabullenemiyor. Onu çocuk olarak seviyorlar... Sonrasında ise ‘kızımız elden gitti’ gibi bir düşünceye kapılıyorlar. Bunu da normal karşılıyorum. Sonuçta büyüyoruz, oyuncuyuz ve her rolü oynamamız gerekiyor.”

Çayıroğlu, dünden bugüne çalıştığı oyuncular hakkında “Aydan Şener’den Türkan Şoray’a kadar çalıştığım kimseyi ayıramam. Ama Zuhal Olcay’la ilişkim abla-kardeş gibidir. Bazen görüşürüz, konuşuruz. Selma Güneri de bana çok sahip çıkmıştır” diyor.

Ergenlik dönemimde çok sıkıcıydım

Çayıroğlu, 1997’de Londra’daki Guildford School of Acting’te üç yıl boyunca oyunculuk eğitimi alıyor. Okula hazırlanmasına Haluk Bilginer yardımcı oluyor: “Sırf İngiltere’deki okula girebilmek için Haluk Bilginer’den dersler aldım. Monolog ve tiratlara çalışmamda yardımcı oldu. Yurt dışındaki okulu onun sayesinde kazandım. Bu sektöre alaylı başladım ama sonrasında eğitimli oldum.”

Oyuncu, “Çocuk oyuncu olmanın hayatınıza bir artısı hiç oldu mu” sorusuna ise şu yanıtı veriyor:

“Yaşınızdan daha erken olgunlaşıyorsunuz. Ergenlik dönemimde çok sıkıcıydım. Yaş aldıkça çocuk ruhum ortaya çıktı. Çocukken olgunlaşmak zorundaydım. Çünkü hep büyük insanların yanındaydım. Setteki disiplinden, çocukluğumu tam anlamıyla yaşayamadım. Ama Şile’de belli bir dönem çok güzel bir çocukluk geçirdim. Ağaçların tepelerinde geçen yaramaz bir çocukluk zamanım var. Sete ne zaman gitsem bir olgunluk çöküyordu üzerime. Şimdi öyle değilim. İş ciddiyetim tabii ki var ama işin eğlenceli kısımlarına da bakıyorum. Sonuçta eğlenceli bir iş yapıyoruz.”

Altın dönemim

1997 yılına kadardı

43 yaşındaki oyuncu, bir süredir ekranda yok. Mine Çayıroğlu, bunun kendi tercihi olmadığını söylüyor ve ekliyor: “Bu dönemsel bir şey. İnanın cevabını ben de bilmiyorum. Ben çalışmayı seven biriyim. Neden çalışmak istemeyeyim ki? Herkes altın çağını yaşar ama bir dönemi de daha sakin geçer.”

Oyuncu, “Sizin altın çağınız ne zamandı?” sorusuna şu cevabı veriyor:

“Çalıkuşu’ ile ‘Bizim Aile’ dizisine kadar olan süre... Yani 1997 yılına kadar... Çok değerli yönetmen ve oyuncularla çalıştım. Mesleğe küçük yaşta başladığım için hayatıma çok şey sığdırdım. Ömrüm yettiğince oyunculuğa devam edeceğim.”

Z kuşağı beni oyuncu olarak tanıyor

 

Mine Çayıroğlu, geçen yıl ekim ayında “Güne Bakanlar” adında bir single yayınladı. Sakin bir hayat yaşayan oyuncu, bir gününü şöyle tarif ediyor:

“Anadolu yakasında yaşıyorum. Pandemiden dolayı daha sınırlı bir alan içindeyim. 11 yaşındaki oğlum Derin Deniz’in uzaktan eğitimi olduğu için onunla ilgileniyorum. Kitap okuyup film izliyorum. Müzik dinliyorum, söz yazıyorum. Ayrıca resimle de ilgileniyorum. Sanatın her dalını seviyorum. Pandemiden önce yoga eğitmenliği dersleri de almıştım.”

Çayıroğlu ayrıca yenilenerek yaş aldığını ifade ediyor:

“Derin Deniz’in doğumundan itibaren hayata daha olumlu bakıyorum.

Daha affediciyim. Eskiden unutmazdım hiçbir şeyi.

Şimdi çok üzerinde durmamaya çalışıyorum. Anı yaşıyorum. Daha sabırlı ve daha anlayışlı oldum.”

Oyuncu, “Z kuşağı sizi şarkılarınızla mı yoksa oyunculuğunuzla mı tanıyor” sorusuna “Oyunculuğumla tabi ki” cevabını veriyor.

Kaynak: Hürriyet Kelebek / Eda SOLMAZ

Fotoğraf: Ece OĞULTÜRK