Çok yakışıklı ve son dönemde gördüğüm en nahif insanlardan biri. Büyük bir hayran kitlesi
olmasına rağmen son derece mütevazı. 90’lı yıllarda ‘Delikanlım’ klibinde izledik, ardından
da ‘Çılgın Bediş’ ile girdi hayatımıza. Genç kızların prensi oldu. Şimdi uzun bir aranın
ardından ‘Esaret’ dizisiyle ekrana döndü. Cenk Torun’la sohbetimize buyurun.
Nasılsın sevgili Cenk?
İyiyim. Yoğun bir dönem. Dizimiz gayet güzel gidiyor. En önemlisi sağlığımız yerinde.
Bundan daha iyisi olamaz sanırım. Huzur ve sağlık varsa gerisi boş.
Zaman sana hiç uğramamış gibi. Hiç 50 yaşında gibi görünmüyorsun. Bunun özel bir formülü
var mı?
Zaman elbette işliyor ve ben de yaşlanıyorum daha doğrusu yaş alıyorum ama bunu
olabildiğince yavaşlatmaya çalışıyorum sadece. Bakarsanız bağ bakmazsanız dağ olur. Spor
yaparak, sağlıklı beslenerek, kendine dikkat ederek biraz daha sağlıklı yaşamaya çalışıyorum.
Biraz da ruhu da dinç tutmak lazım. Ben pozitif bakmaya çalışıyorum olaylara. Bazen
karamsarlığa kapıldığım zamanlar da oluyor ama onun içinden de çabuk çıkmak lazım o
insanı köreltiyor. Spor işte tam da burada buna çok yardımcı oluyor.
Bir de sizin gibi ünlülerin, sürekli göz önünde olanların daha bakımlı daha iyi görünmesi
gerekiyor sanırım?
Bence asla bunun ünle, ekranla ilgisi yok. Öz saygı. İnsan önce kendine saygısından kendine
dikkat etmeli. Ben de uzun yıllar göz önünde değildim ama yine de kendime çok dikkat ettim.
Her daim insan kendini sevmeli, kendine saygı duymalı ve kendine iyi bakmalı. Başkaları için
değil önce aynadaki kendini iyi görmeli.
BABAMIN İNTİHARI BENİ ÇOK YARALADI
Şöhretin tam zirvesindeyken bir anda kayıplara karıştın ve hayranlarını bir dönem çok özlettin
ne oldu süreçte. Neden o kadar uzak kaldın ekranlardan?
Aslında çok etken vardı. Hayat bazen sürprizler getiriyor ve bunların hepsi iyi yönde
olmayabiliyor. Mesela ben talihsiz bir şekilde 2003 yılında babamı kaybettim. Babamın
intihar etmesi beni çok etkiledi. Ve çok sıkıntılı bir dönem geçirdim. Kolay değil sonuçta.
Büyük bir travma. O dönem her şeyden uzaklaştım. İşler zaten o zamanlarlar kişisel
bağlantılarla yürüyordu, onları kaybedince sektörden uzaklaşmak zorunda kaldım. Sonra
hayat devam ediyor ve sizin yaşamak için para kazanmanız gerekiyor ve ben de başka işlere
yöneldim. Ama kendimi de hep hazır tuttum bir gün tekrar ekranlara döneceğimi biliyordum.
Tekrar tekrar üzmek istemem ama baban Salih Torun’un olayı nasıl ve neden oldu ve siz aile
olarak süreçte neler yaşadınız?
2003'te, şu anki adıyla '15 Temmuz Şehitler Köprüsü'nden atlayıp intihar etti. Askerden terhis
olduğum gündü. Telefon geldi, babamın intihar ettiğini söylediler. Hayatımız alt üst oldu.
Yıllarca alışamadım. Köprüden 2 yıl geçemedim. Hâlâ kötü oluyorum, yolumu değiştirmek