BENNU YILDIRIMLAR’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR
Image

BENNU YILDIRIMLAR’DAN SAMİMİ AÇIKLAMALAR


Kanal D’nin, yapımını Most Production, yapımcılığını Gül Oğuz’un üstlendiği yeni dizisi “Veda Mektubu” yayınlanan ilk bölümü ile çok konuşuldu. Dizide önemli karakterlerden biri olan Seher Karlı’ya hayat veren usta oyuncu Bennu Yıldırımlar, hem yeni projesi Veda Mektubu hem de hayatı ve kariyeri üzerine www.posta.com.tr’ye samimi açıklamalarda bulundu.

-Veda Mektubu gerçek bir hikayeyi ekrana getiriyor. Sizi bu projeye çeken ne oldu?

Kanal D çatısı altında Most Production imzalı bir proje olması ve senaryonun işlenişi açısından Veda Mektubu dikkat çeken bir iş. Güçlü bir oyuncu kadrosu var. Gül Oğuz’un projenin üzerine nasıl titrediğini ve inandığını görüyor olmak da bu projeyi kabul etmemdeki en büyük sebeplerden oldu.

'SEHER'İ ANLAMAYA VE DOĞRU ANLATMAYA ÇALIŞIYORUM'

-Canlandırdığınız Seher karakterini nasıl tanımlarsınız?

Seher sıkışmış bir hayatın içinde duygularını yaşamaya çalışan ve de güçlü durmak zorunda olan bir karakter. Söylemleri bana biraz uzak olmakla birlikte seheri anlamaya ve doğru anlatmaya çalışıyorum.

 -Seher’in tek bir özelliğini değiştirebilseydiniz, bu hangisi olurdu?

Herkese ve her şeye hatta önce kendisine bu kadar katı olması özelliğini değiştirirdim.

-Dizide Seher karakteri gençlik aşkı Ziya ile platonik bir evlilik yaşıyor. Tek taraflı bir aşk… Sizin aşk hakkındaki düşünceleriniz nedir diye sorsak?

Seher’in yaşadığı, gözünü kör eden, kendi öz değerini bile hiçe sayan cinsten bir aşk. Hem kendine hem de karşındakine zarar verir nitelikte. Benim aşk tanımımdan epey uzak haliyle. Dürtüsel bir duygu durumu aslında… Her yaşta insana, doğaya ya da başka bir canlıya karşı hissedebileceğin, içindeki yoğun duyguların uyanma hali.. Aşk acısıyla tatlısıyla heyecanların pik yaptığı nokta…

'ÇOCUĞUNU DA AYNI KARANLIĞA SÜRÜKLÜYOR'

 -Siz de gerçek hayatta bir annesiniz. Peki Seher nasıl bir anne, karakterin sizinle benzeyen yönleri var mı?

Seher, inandıkları uğruna elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışan bir anne. Yaşadığı korkular, değersizlik ve güvensizlik duygularıyla baş edemeyip yanlış kararlar üzerine kurmuş hayatını. Kendi hayatına sebep olan hatalardan ders almamış olacak ki çocuğunu da aynı karanlığa sürüklüyor. Seher’in evladını sevme ve koruma duygusu elbet benzer bir yön fakat ifade biçimimiz tamamen farklı.

-Bir röportajınızda “Ben canlandırdığım karakterlerde farklı özellikler ararım. Henüz oynamak istediğim birçok karakterle buluşamadığımı da söylemek isterim.” Demişsiniz? Sizi bugüne en çok etkileyen hangi karakter oldu? Buluşmak istediğiniz karakter hangisi diye sorsak?

Şüphesiz ki en sevdiğim karakterleri her zaman tiyatro sahnesinde canlandırdım. Çehov’un oyunlarındaki kadın karakterler benim için her zaman özel olmuştur. Severek oynadım, yine oynarım..

'KEŞKELER ÜZERİNE KURULU BİR HAYATIM YOK'

-İlk audition zamanınıza geri dönebilseniz, “Bazı şeyleri farklı yapardım” dediğiniz oluyor mu?

Keşkeler üzerine kurulu bir hayatım yok. O dönemki şartlar dahilinde elimden gelenin en iyisini yaptım. O an yanlış olarak görülen her ne varsa beni bugüne getiren kararlar olduğu için iyi ki o seçimleri, iyi ki o dürüst hataları yapmışım.

-Oyunculuk her duyguyu barındırıyor, sizi ağırlıklı olarak hüzünlü karakterleri canlandırırken gördük… Gündelik hayatınızda veya büründüğünüz karakterde duygularınızı nasıl yönlendirirsiniz?

Soruda bahsetmiş olduğunuz karakterler, “dizilerde” beni gördüğünüz karakterler. Oysa ki tiyatro sahnesinde çok farklı rollerle izleyici karşısına çıktım. Bu nedenle bu algının sadece televizyon izleyicilerinde olduğunu varsayıyorum. Bu algı sebebiyle henüz oyuncu olarak başka bir Bennu ile seyircinin yanılma fırsatı olamadı. Gerçek hayatımda ise ülke gündemimiz el verdiği sürece yüzünden gülümseme ve kahkahanın eksik olmadığı bir insanım. Yaşadığımız süreçte duygularımızı yönetmek hepimiz için oldukça güç… Mesleki anlamda ise duyguları yönlendirmek, projenin yönetmeni ve oyuncu arasında profesyonelliğin bir getirisidir.

-Tiyatro sizin için büyük bir tutku biliyoruz. “Mesleki hayatım boyunca tiyatroyu da, diziyi de, sinemayı da birlikte yürütmeye çalıştım. Hepsinden aldığım tat ve tecrübe bambaşka ancak tiyatronun verdiği haz her zaman çok ayrı oldu.” Demişsiniz. Nasıl tarif edersiniz bu heyecanı?

Tiyatro nefes aldığım yer. Tiyatro sayesinde kendimi yazılan karakterlerle daha çok bütünleştiriyorum ve işime olan aşkımı daha tutkulu yaşıyorum.

-Oynadığınız dizileri izler misiniz, kendinizi eleştirir misiniz?

Yoğun çalışma tempomuz içerisinde her bölümü baştan sona izlemek mümkün olmasa da set programım uygun olduğunda evdeysem mutlaka göz atmaya çalışırım. Oyunculuğun doğasında hep daha iyisini yapabilme güdüsü olduğu için aman ne güzel de oynamışım diyerek izlemem. O an neyi daha iyi yapabilirdim sorusu elbet kaçınılmaz ama kendimi her zaman sonraki süreç için motive etmeyi yeğlerim.

'KALPLERİNİN ATMADIĞI HİÇBİR ŞEYİ YAPMASINLAR'

-Kendi yolunu kendi bulmuş oyuncu olarak, oyuncu olmak isteyen gençlere neler önerirsiniz?

Herkesin yolu başka. Geçmişi, hayalleri, ifade biçimleri… Kim ne derse desin kendi inandıkları yoldan ayrılmasınlar. Kendi yollarını kendileri çizsinler. Bu yolda yürürken de gözleri, kulakları daima açık olsun. Körü körüne araştırmadan, anlamadan, kalplerinin atmadığı hiçbir şeyi yapmasınlar. Ve lütfen oyunculuğun bir meslek olduğunu unutmasınlar..

Zengin oyuncu kadrosunun yanı sıra kalplere dokunan hikayesi ile de çok konuşulan Veda Mektubu yeni bölümüyle 6 Mart Pazartesi akşamı Kanal D’de..

06.03.2023 | www.posta.com.tr