ALPEREN ÇAVDAR RÖPORTAJI CİNEDERGİ’DE
Image

ALPEREN ÇAVDAR RÖPORTAJI CİNEDERGİ’DE


1.Biraz kendinizden bahsedebilir misiniz? Oyuncu olmaya ne zaman karar verdiniz?

- 27 yaşındayım. Balıkesir’de doğup büyüdüm. Selçuk Üniversitesi’nde Radyo Televizyon ve

Sinema bölümünde okudum. Öğrencilik zamanlarımda izlediğim birçok film, kamera önünü

merak etmemi sağladı. Zaman zaman bazı ödevlerimiz için kamera karşısına geçmem gereken

anlar oldu, bu da merakımı daha da artırdı diyebilirim. Okulu bitirdiğim an profesyonel eğitim

almayı düşünüyordum fakat süreç tahmin ettiğimden de hızlı ilerledi. Pandemi nedeniyle

derslerim uzaktan devam etti ben de krizi fırsata çevirdim diyebilirim. Vakit kaybetmeden

İstanbul’a taşındım ve Tümay Özokur Akademi’de oyunculuk eğitimine başlayarak

hayallerim için harekete geçtim.

2.Daha önce yer aldığınız projeleriniz arasında size en yakın gelen karakter hangisi

oldu?

- Bu zamana kadar hayat verdiğim karakterlerin çoğunda bana benzeyen, kendime yakın

bulduğum özellikler vardı ama en yakın gelen Barda filminde canlandırdığım Caner oldu. O

da en az benim kadar eğlenmeyi seven, arkadaşlarıyla vakit geçirmekten keyif alan ve

olumsuz herhangi bir durumda sonuna kadar savaşmayı tercih eden bir karakterdi.

3.“Barda 2” filmini daha önce izlemiş miydiniz? Projeye nasıl dahil oldunuz?

- Yaşanmış olaylardan esinlenilerek çekilmiş filmleri izlemeyi çok severim. Barda da

bunlardan biriydi hatta oyunculuk eğitimim devam ettiği süreçte bu filmden bir sahneyi derste

oynadığım da olmuştu. Yaklaşık iki sene sonra aynı sahne, ajanstan Mehmet Selçuk Bilge

hocamın gönderdiği audition metni olarak karşıma çıktı. Benim için ilginç bir andı. Hali

hazırda ezberimde olduğunu fark ettim ve kendimi bir anda kamera karşısında buldum.

Projeye dahil olma sürecindeki ilk adımımı bu şekilde attım. Görüşmeye çağrıldığımdaysa

oynamam istenen herhangi bir karakter metni yoktu. İlk defa doğaçlama bir auditiona girdim.

Çok keyifli, ilginç ve bir o kadar da geren bir deneyimdi. Son olarak filmde canlandırdığım

Caner karakterinin deneme çekimine girdim. Böylelikle bu aşamalar sonrasında filme dahil

oldum.

4.Sete çıkmadan önce karakterinize nasıl hazırlandınız? Set ortamı nasıldı?

- Öncelikle senaryodaki her karakteri tanımak ve hikayeye hakim olmak çok önemliydi.

Senaryoyu kaç defa okuduğumu hatırlamıyorum desem yeridir. Çekimlere başlamadan önce

oyuncu arkadaşlarımızla sık sık vakit geçirmeye çalıştık. Senaryoda olduğu gibi gerçek

hayatta da yakın arkadaş olmak çekim sürecinde işimizi daha da kolaylaştırdı. Caner

karakterine hazırlanırken dikkat ettiğim nokta ise yaşanan olaylara vereceği tepkinin dozuydu

çünkü doğaçlamaya müsait bir atmosferdeydik. Ne yapmam gerektiğini yönetmenimiz Hande

hocaya sorduğumda bana bir film önerdi. İzlediğim an cevabımı aldım. Karakterlerin

özelliklerini yansıtmanın yanı sıra içinde bulunduğu duygu durumunu ve psikolojisini de çok

iyi yönetmek gerekiyordu. Çektiğimiz sahneler kalabalık ve aynı zamanda uzun olmasına

rağmen atmosfer sayesinde o anki duygudan çıkmak isteseniz de mümkün olmuyordu. Kuliste

her şey yolunda gülüp eğlenirken, set alanında ellerim kabloyla bağlandığı an modum

değişiyordu.

5.Filmdeki en zor sahneniz hangisi oldu ve neden?

- Ayaklarımdan sahaya çivilendiğim sahneyi söyleyebilirim. Hayatımda hiçbir yerde bu kadar

sabit durmamıştım. Hareket alanım çok kısıtlıydı. Çekim aralarında dahi orda beklemem

gerekiyordu. Bütün bunların yanı sıra yansıtmaya çalıştığım acı hissi de bir hayli zorlayıcıydı.

6.Gelen yorumları dikkate alır mısınız sonrasında izleyicilerden nasıl dönüşler aldınız?

- Her yorum benim için çok değerli. Kendinizi sürekli geliştirmeniz gereken bir iş

yapıyorsanız iyi veya kötü her eleştiriye açık olmanız gerekir bence. İlk izlemede

dayanamayıp salondan çıkanlar oldu, bireysel olarak kimsenin rahatsız olmasını istemesem de

o an çok gerçek bir film yaptığımızı fark ettim. Yakın çevremden izleyenlerden, hem

oyunculuklar için hem de filmin geneli için olumlu tepkiler aldım. Verilen mesajların

anlaşılması ve beğeni toplaması beni çok mutlu etti.

7.Son olarak da “Doğu” dizisinde bir bölüm yer aldınız. Bu projede nasıl bir karakterde

izleyeceğiz sizi?

- Doğu’nun üniversite döneminden bir arkadaşı olan Tufan karakterine hayat verdim. Gösteriş

yapmayı seven, zengin biri, aynı zamanda çapkınlığı sevdiğini de anlıyoruz. Bir de söylediği

yalanı çok kısa sürede unutabilen, oynaması çok keyifli bir karakter. Umarım beğenirsiniz.

8.Siz daha çok hangi türdeki işlerde yer almayı seviyorsunuz?

- Bu zamana kadar birden fazla aynı tür projede bulunmadım, hepsi birbirinden farklıydı

açıkçası, hepsini sevdim. Son zamanlarda durum komedisi içeren projeleri izlemeyi

seviyorum. Benzer işlerde yer almak isterim.

9.Şu zamana kadarki yer aldığınız işler arasında oynamaktan en çok keyif aldığınız

sahne hangisiydi?

- Sanırım birden fazla cevap vermem gerekecek. İlk olarak Barda’nın konser sahnesini

söyleyebilirim. Gerçek bir konserde gibiydik o an. Henüz her şeyin yolunda gittiği

zamanlardı. Şarkı söylemekten sesimiz bile kısılmıştı. İkinci olarak da Doğu dizisindeki araba

sahnesi diyebilirim. Komedi türündeki ilk projem ve ilk defa gülmemek için kendimi zor

tuttuğum bir sahneydi.

10.Sektörde örnek aldığınız ve projelerini takip ettiğiniz bir oyuncu var mı?

- Tek isimle sınırlandıramam sanırım çünkü örnek aldığım, izlerken bir şeyler öğrenmeye

çalıştığım hatta projelerini tekrar tekrar izlediğim yerli ve yabancı çok aktör var.

11.Sizin hayalinizde nasıl bir rol oynamak yatıyor?

- Aslında toplumumuzda çok sık rastlamadığımız, yaşam şartları ve tarzı farklı, belki nadir

görülen bir hastalığa sahip olan, üstüne günlerce araştırma ve gözlem yapmamı gerektirecek

bir karakteri canlandırmak isterdim. Tabii en büyük hayalim; sunulan her karakteri

oynayabilecek bilgi birikimine sahip olmak.

12.Oyuncu olmasaydınız hangi işi yapıyor olurdunuz?

- Çocukluk hayalim futbolcu olmaktı, lise yıllarımda da aktif olarak oynuyordum, sporun

çoğu branşına ilgim vardı fakat hangi işi yaparsam yapayım kendimi bir şekilde sinema

sektörünün içinde bulurdum diye düşünüyorum.

13.Özel hayatınızda vaktinizi nasıl geçiriyorsunuz, neler yapmaktan hoşlanırsınız?

- Çok önemli bir işim olmadığı sürece her gün en az bir film izlerim. Arkadaşlarımla vakit

geçirmekten çok keyif alırım. Her hafta bir gün halı saha maçına giderim. Havanın güzel

olduğu anları yürüyüş yaparak veya sahile giderek değerlendirmeye çalışırım. Son zamanlarda

da senaryo yazmayı öğrenmeye başladım. Henüz geliştirmeye çalışıyorum aslında. Bununla

ilgili araştırmalar yapıp denemeler yazıyorum. Kendime yeni şeyler katmayı seviyorum.

14.Sosyal medya ile aranız nasıl? Gelen yorumları ne kadar dikkate alırsınız?

- Güncel her şeyi takip etmeye ve sosyal medyayı aktif kullanmaya çalışıyorum. Gelen

yorumları da içeriğine göre değerlendiriyorum. Bu zamana kadar hiç kötü bir yorumla

karşılaşmadım ama daha önce de belirttiğim gibi yapıcı eleştiriler her zaman işime yarar.

15.Sizi mesleğinize bağlayan, enerjinizi yükseltip, motivasyonunuzu artıran mottonuzu

sorsak..

- Hayatım boyunca en istemeyeceğim şeylerden biri monotonluktu ve oyunculuk beni bundan

hep uzak tuttu. Her projede farklı bir hikayede yer almak, her defasında farklı bir karakteri

anlamaya çalışıp hikayeyi onun gözünden yaşamak, bunun bir sınırının olmayışı ve meslek

hayatım devam ettiği sürece bunu yapacağımı bilmek beni oyunculuğa bağlayan en büyük

sebeplerden biri oldu. Kendini sürekli geliştirmek zorunda hissetmek, öğrenmenin bir

sınırının olmadığını görmek, herhangi bir projeden geri dönüş beklerken yaşanan heyecan gibi

durumları da söyleyebilirim. Sadece kendine güvenip sabırlı olmak gerekir. Mottom da

monoton olma ve sürekli yeni bir şeyler öğren.